10 Kasım 2013 Pazar

10 Kasım

Tam üç sene önce, ağlayarak sunmuştum 10 Kasım törenini. Kendisine aşığımdır ilkokula başladığımdan beri. Ama üç sene önceki 10 Kasım töreni bambaşkaydı benim için. Yanlış anlaşımasın, töreni sunduğum için değil, alışığım tören sunmaya, organize etmeye.Ama o yıl bambaşkaydı benim için. Ekimin ortasında Van depremi olmuştu. Yüzlerce insan ölmüştü. O insanların içinde gurbet ellerde oradaki tohumları yeşertmek için yeni başak olmayı öğrenen öğretmenlerim vardı. Öyle çok hikaye bıraktılar ki geriye, Öyle çok hüzün bıraktılar toprağa...
Yaklaşık 9 senedir bu görevi gurbet ellerde yapmaktayım. Hem gurbet ellerde olmayı hem de kadın öğretmen olmayı öyle çok dibine kadar yaşadım ki, Allah daha dibine kadar sürüklemesin, sürüklenenler var biliyorum, Atatürk'ün miras bıraktığı bu mesleği yapmak için, hiç şikayet etmedim, edeceğimi de zannetmiyorum. Çok dokunur bu yüzden üç sene önceki 10 Kasım, hem Atatürk'ümü, hem öğretmenlerimi düşünür düşünür ağlarım. Tıpkı o günkü yaptığım konuşmada olduğum gibi.
Atatürk'üm Sen iyi ki yaşamışsın, herkese rağmen iyi ki var olmuşsun, aracıydın biliyorum bu mesleği almamda, sen Eyy Atatürk ne güzel aracısın!