31 Mart 2014 Pazartesi

Davet...

Ne zamandır şiir okumuyordum. Halbuki üniversite yıllarım şiir okumakla geçti, tabi edebiyatçı olmamın da bir katkısı oldu şiiri sevmekte. Ama hayat uğraşısı bizi unuttuğumuz bazı güzelliklerden uzaklaştırıyor. 
Bloğu açmadan önce ilk takibimi onun sayfasında yaptığım, bana bu güzel şiiri okutan Gizem'e-Giz'li Teras'a çok teşekkür ederim. Bugünümüzde ihtiyacımız olan tek şey Nazım'ın söylediği şey galiba...Bu memleket bizim...(Aslında Nazım hakkında da uzun uzun yazmak gerek, bilinen milliyetçilerden daha da milliyetçi olduğunu vurgulamak gerek ama neyse bir gün onu da yazarız)
Kaynak:http://www.gizliteras.com/2014/03/davet.html

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
                               bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
                               bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
                               bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
                               bu hasret bizim...  (Nazım Hikmet Ran – Davet)


27 Mart 2014 Perşembe

Pideli Köfte(evde İskender)

Sürpriz ve güzel bir yemekle dönüyorum. Pideli köfte bu yaptığım en güzel etli yemekti. Alçak gönüllü olamayacağım ama sürekli yediğimiz İskender kadar güzeldi. Yaptığım en güzel et yemeği dedim çünkü malumunuz et yemeği yapamıyorum. Küçüklüğümden beri etten pek hazzetmem. O yüzden çok yapmaya heveslenemedim. Ta ki bebeğe yarayacak diye et yemeğe başladığımdan beri.Hala et haşlamalarına hele de pirzolaya burun kıvırsam da baharatlarla etin o sevmediğim tadını öldürdüğüm kıymalı yemekleri çok severim. Örneğin lahmacun ve içli köfte. Lahmacunu yapabiliyorum bunların arasından. İçli köfteyi henüz denemedim. Annemimki kadar güzel olmayacağını düşündüğüm için bir de içine koyduğumuz iki çeşit bulgurun adını öğrenemediğim için herhalde.İşte çeşit olsun diye arkadaşımdan öğrendiğim köfteyi yapıyordum ki dün buzluktan sakladığım pide benzeri lavaşları çıkarana kadar. Pide benzeri lavaş diyorum balık pişirdiğimizde fırından uzun ve tıpkı lavaş gibi tırnaklanmış pideleri veriyorlar. Her neyse. Evde kaşar var acaba kıymalı pizza gibi bir şey mi yapsam diye düşünürken abonesi olduğum bir blogger,adını unuttum:)), bana bu ilhamı verdi: Pideli köfte...Tarif http://www.lezzetci.com/yemek_tarifleri/pideli-kofte.html  googleda ilk aramamda çıktı. Buldum, yaptım, yedim. Sonuç mükkemmel.İnanın bana İskenderden hiçbir farkı yok. İşte o süper görüntü ve tarifi:
(İki kişilik)
Köfte İçin Malzemeler
  • 400 gr kıyma(az yağlı dana eti mümkünse)
  • 1 küçük soğan
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 2 yemek kaşığı bayat ekmek

  • Sosu için
  • 3 yemek kaşığı domates salçası
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 bardak su
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • yeteri kadar tuz

  • Pide, yeşilbiber ve 1 tane domates 2 yemek kaşığı tereyağ


Hazırlanışı
  • Köfte malzememiz için kıymayı ve baharatları bir kaba koyun.
  • Soğanı rendeleyip kıymanın içine dökün.
  • köfteyi bir güzel yoğurun.
  • En son ekmek içini atıp yoğurmaya devam edin.
  • Bir tabağa ince ince yassılaştırıp şekil verin.
  • Biber ve domatesi közleyin.
  • Sosu hazırlamak için 2 yeme kaşığı sıvıyağın için domates salçası koyup kavurun.
  • İçine pulbiberini ve tuzunu atın.
  • En son da suyunu koyup kaynatın.Kaynadıktan sonra altını kapatın.
  • Tabakalrımıza pideleri küp küp doğrayıp yayın.
  • Köfteleri teflon tavada az yağ koyarak kızartın.
  • Köfteler piştikten sonra tabağımıza koyduğumuz pidelerin üstüne sostan koyun.
  • Sonra köfteleri yerleştirin.
  • Közlediklerinizi tabağa yerleştirin.
  • Servis yaparke erittiğimiz 2 yemek kaşığı tereyağını dökün.
  • Tabağın kenarına yoğurt da koyabilirsiniz.
  • Afiyet olsun.






7 Mart 2014 Cuma

Büyük akıllar küçük bedenler

     Ne zamandır küçücük aklınızla cevap verebildiniz haksızlığa ya da o küçücük aklınızla nereden öğrendiniz bunları yoksa televizyon dizilerinden mi?Sizin dünyanız küçücük zaten, aklınız da öyle doğal olarak. Yemek yapmak, çocuğa bakmak, eşle ilgilenmek, dedikodu yapmak ve dizi seyretmek...Halbuki büyük bedenli büyük adamlara bakın...Başımıza geçiyorlar ya ailenin ya da ülkenin reisi oluyorlar. Öyle çok ilgi alanları öyle çok büyük dünyaları var ki!Bir kere dünyayı kurtarıyorlar!Ailesini uçurumun kenarından kurtarıyorlar!Eve ekmek getiriyorlar!Önemli kararları onlar alıyor. Onlar bu dünyanın kahramanları, sizse küçücük dünyanızda piyondan öteye gidemiyorsunuz. Aklınız yetmiyor çünkü, küçüksünüz ya.

      Bu cahilce düşünceleri ne zaman bir kenara bırakıp kadınları da insan yerine koyma, onları da erkeklerin kapladığı alan kadar kapladığını düşündüğümüz zaman Dünya Kadınlar Günü'nü gerçekten kutlamış olacağız. 
Bunun için çok erken ne yazık ki! Özellikle Türkiye'de kadının başörtüsünün bile bir zamanlar sorun olduğunu düşündüğümüzde, özellikle binlerce kadınımızın şiddet gördüğünü ve öldürüldüğünü düşündüğümüzde, özellikle 13 yaşında gencecik bir kızın 20 kişi tarafından tecavüz edildiğine inandığımızda bu günü kutlayacağız.

     Üzgünüm, bu kadar yanlış, bu kadar dört ayaklı insan varken kutlayamıyorum 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü ama umuyorum bir gün gönül rahatlığıyla bu günü kutlayacağımız zamanlar gelecek, en azından diliyorum bunu. 

1 Mart 2014 Cumartesi

İkinci Kalbimin Sesi


Merhabalarrr

Biliyorum bu aralar giremiyorum bloğuma ve yeni şeyler hazırlayıp sizlere de sunamıyorum. Bunun hayırlı ve mutlu bir nedeni var. Tam 11 haftalık oldu. Gerek mide bulantısı-ölçülü çok şükür- gerekse radyasyondan olabildiğince kaçmamdan dolayı boşladım severek açtığım mutfağımı. Yemek yapmıyor muyum- tabi ki de yapıyorum. Ama fotoğraf çekme, bloğa koyma, yazı yazma gibi işlere sıra gelince birden halsizleşiyorum. Zaten bu aralar yeni şeyler de deneyemiyorum. Bir ara yemek programlarına ve sitelere bile bakamıyordum mide bulantısından. Çocukluğumdan beri sevdiğim yemek yapanları izleme işinden uzak kalmak ne demektir? Sadece benim gibi olanlar bilir yani:))

Aslında yazmak istediğim bu müjdeli haberi vermek değildi, birden artık herkese duyurmak istediğimi hissettim ve parmaklarıma bu sefer dur diyemedim. Önden 2 aylık düşüklerim olunca- ikincisi beni benden alıyordu gerçek manada- tedirgin oluyorum duyurmak adına. Malum düşük yaptım demek çok zor bir kadın için bu zamana kadar çok az şey kaybetmiş birisi olarak. Vardır insanın hayatında böyle kayıpları. Ve ben keşke daha önce yaşasaydım diyorum. Çünkü çok şey öğrettti bana bu kayıplar: hamdım, piştim; daha yanamadım:)))Hem kalp sesi duyulan bu mikron bedenlerin seni öbür dünyada bekleyecek, sevap hanene bir artı daha koyduracak olması da insanı mutlu etmiyor da avutuyor. Şimdi yeni bir umut yeni bir kalp sesinin bedenimde dolaşıyor olması geçmiştekilere daha iyi gözle bakmamı sağlıyor. Mucizeyi yaşatıyorum ve dualarınıza ihtiyacım var. Bol bol dua edin bana ve benim gibi minik bedenlere zorlukla ulaşanlara. Çünkü biliyorum ki bu zamana kadar duayla ayaktaydım, duayla da yaşayacağım ve yaşatacağım miniğimi.

Hepinize sevgiler...Hoşça-kalın